Türkiye'de Gıda İhracatında Soğuk Zincir Dönemi: Lojistik Başarısının Anahtarı
- 27 Eki
- 2 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 3 Kas
Türkiye, son yıllarda dünya gıda pazarında yükselen bir üretici ülke konumunda. Ancak ihracat rakamlarının sürdürülebilir büyüme göstermesi, üretim kalitesi kadar lojistik zincirin verimliliğine de bağlı.
Özellikle soğuk zincir taşımacılığı, artık sadece bir taşıma yöntemi değil ihracat başarısının anahtarı haline geldi.

Soğuk Zincir Nedir ve Neden Kritik?
Soğuk zincir, sıcaklık hassasiyeti olan ürünlerin üretimden son tüketiciye kadar kontrollü sıcaklıkta taşınmasını ve depolanmasını sağlayan sistemdir. Bu zincirin herhangi bir halkası kırıldığında örneğin tarladan çıkışta bekleme süresi uzadığında ya da nakliye aracının sıcaklığı sabit kalmadığında ürün değerinin %20’ye kadarı kaybolabiliyor.
FAO verilerine göre:
Türkiye, yanlış depolama ve taşımadan dolayı yıllık yaklaşık 3,2 milyar dolar gıda ihracat kaybı yaşıyor.
Avrupa ülkelerinde bu oran %4-6 civarındayken Türkiye’de %14’ü aşabiliyor.
Türkiye’de Soğuk Zincir Lojistiğinin Zayıf Halkaları
Türkiye, üretim gücü açısından avantajlı olsa da lojistikte süreklilik sağlayamıyor. Sorunlar genellikle şu başlıklarda toplanıyor.
Kırsal üretim alanlarında soğuk depo eksikliği
Ürün, tarladan çıkar çıkmaz soğutulamadığı için kalite kaybı başlıyor.
Küçük üretici ve ihracatçıların yüksek maliyet sorunu
Soğuk zincir araçlarının kiralanması ya da özel depolama maliyetleri, KOBİ’ler için yüksek.
Sıcaklık izleme ve kayıt cihazı eksikliği
Taşıma sürecinde sıcaklık verisi kaydedilmediği için ürünün hangi aşamada bozulduğu tespit edilemiyor.
Avrupa Birliği Standartları ve Türkiye’nin Uyumsuzluğu
Avrupa Birliği, 2026 itibarıyla Temperature Tracking Certificate (Sıcaklık Takip Sertifikası) zorunluluğunu devreye alıyor. Bu sertifika, gıda ürünlerinin tüm taşıma süreci boyunca sıcaklığının kayıt altına alınmasını ve dijital olarak paylaşılmasını şart koşuyor.
Türkiye’de ise henüz bu sertifika için standart bir altyapı yok. Bu da Türk ihracatçılarının AB pazarında rekabet gücünü zayıflatıyor. Bazı büyük firmalar özel yazılımlar ve IoT tabanlı takip sistemleri kullanıyor, ancak sektörün geneline yayılmış durumda değil.
Türkiye Soğuk Zincirini Nasıl Geliştirebilir?
1. Ortak Soğuk Zincir Merkezleri
KOBİ’lerin tek başına yatırım yapması yerine, bölgesel düzeyde ortak soğuk zincir merkezleri kurulabilir. Bu merkezler hem depolama hem de nakliye planlamasını ortak bir havuzdan yönetebilir.
2. Sıcaklık Takip Zorunluluğu ve Dijitalleşme
Taşıyıcı firmalarda dijital sıcaklık sensörlerinin zorunlu hale getirilmesi, hem şeffaflığı artırır hem de hatayı azaltır. Bu veriler gümrük sistemlerine entegre edilirse, AB standartlarına da uyum kolaylaşır.
3. KOBİ’lere Soğuk Zincir Finansman Desteği
Eximbank veya TKYB üzerinden, soğuk zincir ekipmanı yatırımlarına düşük faizli kredi sağlanabilir.
4. Kamu-Özel İşbirliği ile Soğuk Zincir Koridorları
İhracat yoğun illerde (örneğin Bursa, İzmir, Mersin) soğuk lojistik koridorları oluşturularak üretim–liman hattı arasında kesintisiz taşımacılık sağlanabilir.
Türkiye’nin Avantajı Ne Olabilir?
Türkiye, coğrafi konumu nedeniyle Avrupa, Orta Doğu ve Afrika’ya aynı anda erişim sağlayabilen benzersiz bir lojistik merkez olma potansiyeline sahip. Soğuk zincir yatırımlarının geliştirilmesi , Türkiye’yi sadece üretim değil dağıtım üssü konumuna getirebilir.
NOT:
Soğuk zincir lojistiği artık sadece teknik bir detay değil, ülke rekabet gücünü belirleyen bir stratejik faktör. Türkiye, bu zinciri tamamlayabildiği ölçüde gıda ihracatında güvenilir bir marka haline gelebilir. İhracatçının, lojistikçinin ve kamu kurumlarının ortak hareket ettiği bir ekosistem kurmak, geleceğin soğuk değil sıcak başarısının anahtarıdır.







Yorumlar